Welcome, Ziyaretçi

Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 ... 10
1
Forum Hakkında / Unsurpassed Сasual Dating - Genuine Damsels
« Son İleti Gönderen: ahmetuzun 29 Nisan 2024, 23:42:09 »
Embrace the freedom of casual encounters on the best dating app in town!
Real-life Females
Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olun veya Giriş Yapın
2
Muhabbet / Adam Ve Kurt Köpeği - Serdar Yıldırım
« Son İleti Gönderen: Serdar50 27 Nisan 2024, 19:49:24 »


ADAM VE KURT KÖPEĞİ
Ahmet  Sevilgen otuz iki yaşındaydı. Gençliğinde atletizmle uğraşmış ve katıldığı yarışmalarda daima son sıralarda yer almıştı. İki yıldır yarışmalara katılmıyordu ama atletizmi bırakmamıştı. Yine kendi çapında antrenmanlarını sürdürüyordu. Eşofmanlarını giydiği gibi şehrin cadde kenarındaki kaldırımlarda altı kilometrelik koşulara çıkıyor ve her çıktığı koşuda yaptığı dereceyi defterine yazıyordu.  Eski bir arabası vardı. İkinci elden alınan bu araba birkaç gündür arıza problemi yaşıyordu. Arabasını bir oto tamircisine götürdü. Şansa bak tam da yemek saatine denk gelmişti ve tamirciler ortada yoktu. Tamirhane sahibi, arabanı saçak altına çek, dedi ve gitti. Sağına soluna bakındı. Sonra saatine baktı. Saat 12.30'du. Bunlar yarım saatten önce gelmezler, diye düşündü. Arabasını saçak altına çekti ve bir ileri, bir geri yürümeye başladı. Neden hep böyle, diye düşündü. Sanki hep iki ileri, üç ileri olsa, kim ne kaybederdi? Bir ileri, bir geri yani bunun adı yerinde saymaktı. Yerinde sayan bir insan geriye gidiyor demekti. Geriye gitmemek, ileriye, güzele, doğruya gitmek mümkün değil miydi?
Arabanın beş ileri, bir geri vitesi vardı. Bu her durumda dört adım ileri demekti. Hayatta geçmişten ders almak, bugünü yaşamak, geleceği düzenlemek gerekliydi. Gelecek senin olmalıydı. Senin beyninde şekillenmeliydi. Şimdiye kadar yaşamış en zeki insan, beyninin karanlık odalarının yüzde dokuzunu aydınlatabilmişti. Geriye yüzde doksan biri kalmıştı. Sen zaten o yüzde dokuzun aydınlığında biçim kazandın ve yüzde ona ilk olarak ulaşabilmek, eskimiş, geri kalmış  fikir ve düşünce sistemlerinin neden olabileceği zarardan önce kendini sonra başkalarını korumak yeterliliğine ulaştın.

Geldiği tamirhanenin yan tarafında bulunan diğer tamirhanenin bahçesine baktı. İşte orada, kurt köpeği oradaydı. Kulübesinde uzanmış yatıyordu ama uyanıktı ve bu sefer daha sevecen bakıyordu. Birkaç ay evvel buraya geldiğinde kurt köpeği ayakta ve daha yakındaydı ve gözleri çakmak çakmaktı.
Ahmet düşündü: " Kimbilir ne güçlüdür bu kurt köpeği ama dar alanda hareketleri kısıtlı ve gücünü gösterme olanağından yoksun. Üstelik çok hızlı koşar. Bu koşarken insan kendini parçalasa buna yetişemez. Bunun gücü bana geçse, beni yakala ki geçesin. Şu zaman diliminde dünyada yaşayan herkesi koşuda geçerdim. Dünya ve olimpiyat rekorlarını kırardım.
Sessiz düşünmeyi bırakıp, sesli düşünmeye başladı:  " Sayın kurt köpeği, ben koşulara katılan, bu koşularda başarılı olamayan ve son sıralarda yer alan biriyim. Ne yapayım gücüm bu kadar. Sizin ne kadar güçlü olduğunuzu söylememe gerek yok. Gücünüzü bana verirseniz herkesi geçerim. Bu yaşadığınız yerde sizin pek fazla güçlü olmanıza gerek yok. Az bir güç size yeter. İstediğiniz anda gücünüzü geri vereceğimden şüpheniz olmasın. Ne dersiniz? "

Bunun üzerine kurt köpeği ayağa kalktı ve konuşmaya başladı:  " Hemşerim, ben seni tanıyorum. Tamirhanedeki televizyonun spor kanalından yarışları izliyorum. Senin girdiğin on yarışın sekizinde sonuncu olduğunu biliyorum. Sonuncu olduğun yarışlardan sonra ağladığım zaman oldu. Keşke diyordum, şu Ahmet'e gücümün birazını verebilseydim de herkesi geçseydi. Bazı yarışlarda bir iki kişiyi geçiyordun ya, o yarışlardan sonra öyle bir neşeleniyorum ki, sorma. Şimdi sen benim gücümden alsan bir de birinci mirinci olursun, deyme benim keyfime. Her günüm mutlu ve huzurlu geçer. Gücümü sana nasıl aktaracağım, sen onu söyle. "

Ahmet köpeğin konuşmasını beklemiyordu ama köpeğin konuşması bittikten bir iki dakika sonra şaşkınlığını üzerinden attı:  " Ondan kolayı ne var. Gücümün yarısını Ahmet'e veriyorum deyin olsun bitsin. "  Kurt köpeği, gücümün yarısını Ahmet'e veriyorum deyince, Ahmet  vücuduna inanılmaz büyüklükte bir enerji depolandığını ve gücünün  arttığını fark etti.
Ahmet, kurt köpeği ile vedalaşıp ayrıldıktan sonra yol kenarından Bursa'dan Gemlik'e doğru koştu.  Koşmaktan bıkıp geriye döndüğünde öyle fazla bir yorgunluk hissetmedi.
" Fıstıklı iş bu ha, diye düşündü. Koş, koş da yorulma. Şu gücümle pek çok dünya rekoru kırmazsam, bana da Ahmet Sevilgen demesinler. "

Ahmet birkaç yerde koşu denemesi yaptıktan sonra yerel gazetelerden Bursa'da yapılacak atletizm yarışlarını takip etmeye başladı. Bir hafta sonra Bursa Atatürk Stadyumu'nda yapılan koşularda 100 - 200 - 400 - 800 - 1.500 metre yarışlarını kontrollü koşarak az bir farkla kazandı. İstese bu yarışları çok büyük farklarla kazanırdı. Amacı, bu ve diğer yarışları kazanıp, Türkiye Şampiyonu olduktan sonra gerçek gücünü Avrupa ve Dünya Şampiyonası'nda göstermekti.
Planını aynen tatbik etti ve birkaç ay içinde Türkiye Şampiyonu olup, Avrupa Şampiyonası'na katılmaya hak kazandı. Bu arada kurt köpeği tamirhanedeki televizyondan yarışları izliyor ve bu yarışları kendi kazanmışcasına seviniyordu.

1999 Marmara Depremi'nde Bursa'da yıkılan birkaç ev ve işyerinin içinde bu kurt köpeğinin korumalığını yaptığı tamirhane de vardı. Sabaha karşı 00.3'de tamirhanenin yıkıntıları altında kalan kurt köpeği arka ayaklarından giderek canının çekildiğini fark etmiş, son çare olarak, gücümün yarısını Ahmet'den geri istiyorum, demiş ve eski gücüne kavuşunca üstün bir gayret göstererek kendini yıkıntılardan kurtarmayı başarmıştı. Arka ayaklarını sürüyordu ya belki zamanla düzelir diyordu.

Ahmet o gece sarsıntıya uyanmış ve acele tarafından giyinip sokağa çıkmıştı. Bursa'da elektrikler kesilmiş, yollar karanlıktı. El fenerini yakıp sokaklarda dolaşırken, aklına kurt köpeği geldi. Kurt köpeğinin gücünü aldıktan beri dört aya yakın bir süredir onu görmeye gitmemişti. Fener ışığında usul usul tamirhaneye doğru koşmaya başladı. Daha birkaç yüz metre koşmuştu ama kesik kesik soluyordu. Dünkü gücünden eser yoktu. Çaptan düşmüştü, bunu fark etmişti ve sebebini olanca acılığıyla anladı. Kurt köpeği hayatı tehlikede olmadıktan sonra gücünü geri almazdı. O zaman deprem kurt köpeğinin üstüne yıkılmıştı. Canım, güzelim benim, seni kurtarmaya geliyorum, dedi ve geri dönüp arabasına bindi. Üç kilometre gittikten sonra tamirhanenin yıkıntılarının yanına geldi. Fenerin ışığında yıkıntıları tararken, kurt neredesin? Bak koşucu Ahmet geldi. Kurt ben geldim, diye bağırdı. Yıkıntıların ilerisinden:  " Ben buradayım Ahmet, ben yaralıyım, "  diyerek yerini belli eden kurt köpeğinin yanına gitti. " Ahmet arka ayaklarım tutmuyor, durumum çok kötü. " dedi.

Seni hemen hastaneye götürmeliyim, diyen Ahmet kurt köpeğini kucağına alarak arabasının arka koltuğuna yatırdı. Araba ay ışığının aydınlattığı caddede hastaneye doğru yol almaya başladı.
Kurt köpeği:  " Gücümü geri almak zorunda kaldım çünkü arka ayaklarımın üstüne düşen kalastan kurtulamıyordum. Canımın çekildiğini hissetmeye başlamıştım. Artık gücümü sana tekrar vermem mümkün değil, bildiğin gibi bu iş iki kere olmaz. Tam da Türkiye Şampiyonu olmuş ve Avrupa'da yarışmak üzereydin. Senin işini de bozdum. "
Ahmet:  " Böyle şeyler düşünme. Bir an önce iyileşmeye bak. Sakatlandım derim Avrupa'ya gitmem. "
Depremden bir saat sonra elektrikler geldi. Ahmet yaralı kurt köpeği olduğu için veterinere yönlendirildi. Veteriner, kurt köpeğinin arka ayaklarını alçıya aldı. Uzun süreli dinlenme tavsiye etti. İki ay sonra alçılar alındı ve kurt köpeği tam olarak iyileşmese de arka ayaklarını kullanabiliyordu. Günler geçtikçe iyileşme sürecinin hızlanacağını veteriner söylemişti.

Aradan günler, aylar geçti. Ahmet sahibinden izin alarak kurt köpeğini evinin arka bahçesinde besledi. Bahçede kurdukları televizyonda Avrupa Şampiyonası'nı birlikte seyrettiler. Her yarış başlangıcında ayrı bir heyecan duydular.
Bir aralık kurt köpeği şöyle bir soru sordu:  " Ben yıkıntıların arasında kalsaydım ama gücümü geri almasaydım, sen şimdi bu yarışlarda koşuyor olacaktın. Girdiğin her yarışı kazanarak beş altın madalya almayı mı yoksa şimdiki gibi benimle burada olmayı mı tercih ederdin? "
Bunun üzerine Ahmet şöyle dedi:  " O nasıl söz, arkadaşım. Tabi ki burada seninle olmayı tercih ederdim. Sen doğrusunu yaptın, hayatını savundun. Yaşamak istedin ve gücünü geri aldın. Beş değil, kırk beş altın madalyaya seni değişmem. "
Bu sözleri duyunca göğsü kabaran kurt köpeği, Ahmet'e sarıldı ve ağlamaya başladı.

SON

Yazan: Serdar Yıldırım



3
Muhabbet / Deniz Kızı Mary - Serdar Yıldırım
« Son İleti Gönderen: Serdar50 27 Nisan 2024, 19:46:34 »

DENİZ KIZI MARY
Bundan yıllar önce, denize kıyısı olan ülkelerden birinde, oldukça mutlu, gelecekten umutlu, Mary adında küçük bir kız ve ailesi yaşıyordu. Balıkçılık yaparak ailesinin geçimini sağlayan baba, aniden ölünce, küçük kız ile annesi yalnız ve aç kaldı. Anne, mecbur kaldığı için, komşu kasabadan bir adamla evlendi. Zalim adam, bir süre sonra anne ve kızına türlü eziyetler yapmaya başladı. Kafasının iyice daraldığı bir gün küçük kızın bacaklarını birbirine yapıştırarak denize attı. Denizin dibini boylamakta olan kızın yardımına balıklar koştu. Balıklar, kızı kucakladıkları gibi, denizlerin taçsız kralına götürdü. Denizlerin taçsız kralı, kötü insanların yaptığı balina katliamlarını önleyemediği için, taç takmazdı. Kral, kızın haline acıdı, onu yanına aldı ve deniz altında yaşamayı öğretti. Küçük kız, kralın yanında sevgi dolu, mutluluk dolu on iki yıl geçirdi. Bu zaman süresince yürüyemediği için, belden aşağısı dönüşüme uğradı ve pullarla kaplandı.

Mary artık on sekiz yaşına gelmişti ve üstü insandı ama altı balık olmuştu yani o artık bir deniz kızıydı. Deniz kızı yüzerken, kayıkla balık avlamakta olan bir adam dikkatini çekti. Bu adam, üvey babasına çok benziyordu, yalnız biraz yaşlanmış ve saçları kırlaşmıştı. Deniz kızı yakına gelerek, kendini tanıttı, ben senin kızınım, dedi ve annesini sordu. Üvey baba, sana anneni anlatırım ama kayığa gelirsen, dedi. Genç kız kayığa çıkınca üvey baba bunun bir deniz kızı olduğunu gördü. Bu durumdan yararlanmayı düşündü. Deniz kızını yakalayıp bağladı ve evine götürdü.  Üvey baba daha sonra büyük bir çadır aldı. Çadırın ortasındaki bir direğe deniz kızını kuyruğundan baş aşağı bağladı. Deniz kızının varlığından haberdar olan insanlar, çadıra koştular ve bilet alarak içeri girip, deniz kızını gördüler. Zamanla ülkenin pek çok şehrinden ziyaretçiler geldi. Deniz kızı meşhur oldu ama bu meşhurluğun kaymağını üvey baba yedi. Üvey baba kazandığı paralarla o ülkenin sayılı zenginleri arasına girdi ve lüks içinde yaşadı.

SON

Yazan: Serdar Yıldırım
4
Muhabbet / Sarı Kız Emine - Serdar Yıldırım
« Son İleti Gönderen: Serdar50 27 Nisan 2024, 19:43:35 »
SARI KIZ EMİNE
Köy köy dolaşır saz çalar söylerdi
Onun adına Sarı Kız derlerdi
*            *            *            *
Ahmet adında yaşlı bir babası
Vardı iki atı, bir arabası
*            *            *            *
Gençti, güzel, mavi gözleri çapkın
Yaş yirmi dört olmalı derdi barkın
*            *            *            *
Saz çalarken can verir ömürlere
Şurup gibi akardı gönüllere
*            *            *            *
Dinleyenler mest olur ah çekerler
Biçareler, mecnunlar of çekerler
*            *            *            *
Sıra oynak türkülere gelince
Tellere daha bir kıvrak vurunca
*            *            *            *
Neşelenen, keyiflenen çok olur
Gam dağılır, keder gider yok olur.
*            *            *            *
Günlerden bir gün yolu ora düştü
Aşkı tatmamış gönlü zora düştü
*            *            *            *
Ani çarpıldı sevdi ferman olmaz
Tozlu yollar derdine derman olmaz
*            *            *            *
Sık sık gelir oldu Alpat Köyü’ne
Saz biter inerdi dere boyuna
*            *            *            *
Dalar gider gözleri uzaklara
Bir bir selam verir hatıralara
*            *            *            *
Bir gün sevdiği adamla tanıştı
Birlikte gezerken ona alıştı
*            *            *            *
Onu pek çok sevdiğini söyledi
Ama sevdiği bundan hoşlanmadı
*            *            *            *
Genç adam bu aşka kayıtsız kaldı
Bana ne diyerek görmezden geldi
*            *            *            *
Yıllar önce çok sevmiş evlenmişti
Fakat sevdiğinden terk edilmişti
*            *            *            *
Uzun zaman üzülmüş, dert çekmişti
Bir daha mı diyerek and içmişti.
*            *            *            *
Bir gün sevdiği adam köyden gitti
Ondan ayrı kalmak acıya itti
*            *            *            *
Dağ-taş aşkını ararken saz çalmış
Görelim Sarı Kız neler söylemiş.

* * * * * * * ***** * * * * * * * * * * *
Çağıl çağıl akan sular akmasın
Bölük pörçük esen rüzgar esmesin
Gökte kanat çırpan kuşlar uçmasın
Eğer sevdiğime varamaz isem
Onu kollarıma saramaz isem
*            *            *            *
Dur-durak bilmeden Sarı Kız ağlar
Kavuşmak tutkusu kalbini dağlar
Yüceden akar su ovada çağlar
İsterim ben de biraz mutlu olmak
İsterim sevgiden payımı almak
*            *            *            *
Sarı Kız haykırır sesi duy artık
Al kalemi ele cevap yaz artık
Onun senden gayrı nesi var artık
Yaralı gönlümü al geri verme
Sahip çık gözyaşıma geri verme.

Aradan dört yıl geçti. Sarı Kız yaprak, çimen yedi, dereden, gölden su içti. Bir gün bir çoban tarafından uçurumun dibinde cansız yatarken bulundu.

SON

Serdar Yıldırım
5
Forum Hakkında / Unsurpassed Сasual Dating - Genuine Females
« Son İleti Gönderen: mohamadder 24 Nisan 2024, 11:24:17 »
Unlock a world of casual fun and excitement with the premier dating site.
Genuine Ladies
Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olun veya Giriş Yapın
6
VLF-EM Sistemler / Ynt: Alan tarama
« Son İleti Gönderen: dream 18 Nisan 2024, 00:38:24 »
Aleyküm selam kardeşim.
Eliniz elektronik işlere, devre yapıp dizmeye yatkın ise 555 ile yapılan sinyal jeneratörlerini ister hazır kit olarak isterseniz de kendim de öğrenmek istiyorum derseniz internetten araştırarak istediğiniz sonuca varabilirsiniz.
7
VLF-EM Sistemler / Alan tarama
« Son İleti Gönderen: Tektekçi 21 Mart 2024, 00:38:49 »
Selamın aleyküm abilerim ben bakır çubuklardan bi alan tarama yaptım bu çubuklara telefondan frekans uygulaması aux kablosu destekli iş görüyor bildiğimiz bi kaç yerde testini gerçekleştirdik fakat bunu telefondan yapmak ayarlamak yerine bana önerebileceğiniz bi cihaz vs varmıdır yardımcı olursanız sevinirim şimdiden teşekkürler
8
çare cucufcu hoca.. kısa devre kalkar ve işlemciden silinen program geri gelir..

Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olun veya Giriş Yapın
9
Manyetik Sistemler / Ynt: VİSUALİZER 3D PROGRAMINA BAĞLANTI
« Son İleti Gönderen: beyazkuvvet 02 Mart 2024, 14:46:34 »
hc05 at komutları ile çalışıyor .

senin visualer hangi baudrate hızında haberleşiyor ise ( modül default 9600 ile haberleşiyor idi yanlış hatırlamıyor isem ) hc05 i serial to usb çevirici ile pc ye bağlayıp serialport terminalinden ilgili komutu gönderip haberleşme hızını o seviyeye çekeceksin ve uyumlu hale gerireceksin.

bu at komutları ile modülün ismini şifresini vs değiştrebilirsin.
10
Merhaba arkadaşlar, uzun yıllardır severek kullandığım pim2 dedektörümü bakım yaparken yanlışlıkla kısadevre oldu ve maalesef atmega entegremde son versyon olan v06 silindi. bana bu konuda gerekli olan hex dosyasını gönderebilecek varsa çok sevinirim. şimdiden teşekkür ediyorum. ozgurozel2002@hotmail.com
Sayfa: [1] 2 3 ... 10